CHP Lideri Özgür Özel: “Bu Millet Ayakta, Eskişehir, Türkiye Ayakta, Meydanlar Ayakta; Hep Birlikte Ayaktayız”

26.10.2025

“BU ÜLKEYİ SEVEN, BAĞLI OLAN VE BU ÜLKENİN YARINLARINI DÜŞÜNEN HERKESİ SEVİYORUZ”

“NADİR TOPRAK ELEMENTLERİNİ VERİRSEK, ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU VERMİŞ, GELECEĞİ KAÇIRMIŞ OLURUZ”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ YOKSULUN, EMEKLİNİN, EMEKÇİNİN PARTİSİDİR; BU ÜLKENİN GELECEĞİNİN PARTİSİDİR”

“BİZDE BU GÜVEN, SİZDE BU HEYECAN OLUNCA ERDOĞAN ARTIK PARTİSİNE GÜVENMİYOR”

“LOZAN’DA SEVR’İ YIRTIP ATAN İSMET PAŞA’NIN PARTİSİ’NDEN, ‘GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER’ DEYİP DÜŞMANI DEF EDEN GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN PARTİSİNDEN CASUS, HAİN ÇIKMAZ”

“CASUS ARAYACAKSAN FETÖ’YÜ SEMİRTEN KADROLARINDA, HAİN ARAYACAKSAN ZEKERİYA ÖZ’ÜN ALTINA ZIRHLI ARAÇ ÇEKEN ERDOĞAN’DA ARA”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özel, “Bugün Anadolu’da, bozkırın ortasında bir vahadayız. Cumhuriyet’in, aydınlığın ve gençliğin şehrindeyiz. Güzel Eskişehir’e geldik, canım Eskişehir’e geldik. Yılmaz Hocamın Eskişehir’ine geldik. Ayşe Ünlüce’nin Eskişehir’ine geldik. Sizinle kucaklaşmaya, dertleşmeye, Eskişehir’in vicdanına seslenmeye geldik. Eskişehir, 19 Mart’tan beri Türkiye’de meydan meydan büyüttüğümüz bir mücadelede bizi çağırıyor uzun süredir. Bugün Eskişehir’de 64’üncü buluşmayı gerçekleştirecektik. Sabah AK Toroslar çetesinin karşısına Çağlayan’da dikildik. 65’inci eylem için Eskişehir’e geldik” dedi. Özel, şunları söyledi:


“GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAYA GELDİK”

“Bugün Eskişehir’in vicdanına seslenmeye, gençlerin enerjisinden güç almaya, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı durmaya ve Eskişehir’den Türkiye’ye sesimizi yükseltmeye, seçtiklerimize sahip çıkmaya, yarınlarımız için mücadeleyi yükseltmeye geldik. Bir yandan da biz birileri kendi gelecekleri için ülkenin geleceğini düşünmediğinden, birileri kendi siyasi geleceğiyle bu ülkenin geleceğini takas yapmaya kalktığından, bu ülkenin geleceğini Amerika’ya satmaya kalktığından Eskişehir’e geleceğimize sahip çıkmaya geldik. Ben biraz aceleci, biraz fazla dakik, gecikmeyi sevmeyen, gecikeni sevmeyen birisiyim. Yerel seçimlerde 104 miting yaptık, 99’u tam dakikasında başladı. Biri 20 dakika gecikti, dördü 10’ar dakika. Ama bugün bu 65’inci eylemde, son eylemde ‘Saat 17.00’de Eskişehir’deyim’ diye bitirmiştim ama yarım saatlik bir gecikmemiz oldu. Sebebi, sabahın erken saatlerinde Ekrem Başkanımızın ve arkadaşlarımızın yeni bir iftirayla Çağlayan Adliyesi’ne çağırılmasıydı. Programımızı yurtdışında erken kestik, yetiştik. Çağlayan’da çağrımızla o meydanı dolduran ve bir pazar günü ‘Sessiz sedasız bu işi bitirelim’ derken, o meydanda karşılarına dikilen 10 binlerce kişiyle birlikte AK Toroslar çetesinin karşısına dikildik. Ardından Türkiye’de Caferilerin çok önem verdikleri, yıllar yıllar önce 40 kişilik bir mescit kurdukları yere Zeynebiye Camii yapılıyordu. Seçimlerde İstanbul’da Caferilere dediler ki ‘CHP gelirse yapılmaz.’ Zaten dokuz yıldır ilerlemiyordu. Son bir - iki yılda bir miktar yürümeye başlamıştı. Ekrem Başkan, İstanbul’dan oyunu aldı, desteğini aldı. 2019’da kolları sıvadı. Nihayet 40 bin kişinin ibadet edebildiği, dünyanın en büyük camilerinden birini bitirdi. Bugün açılışını onun adına İstanbul’da ben yaptım. Oradan geliyorum. Alevisiyle - Sünnisiyle mezhebi ne olursa olsun, Türk’ü - Kürt’ü, Laz’ı - Çerkes’i, Pomak’ı - göçmeni - Tatar’ı… Kazım Başkan’a da selam olsun, Çin’den yetişmeye çalışıyor. Etnik kökeni ne olursa olsun yeter ki gönlünde vatan, millet sevgisi olsun, ay yıldızlı al bayrağa aşık olsun, mavi gözlü Mustafa Kemal’in askeri olsun. Biz bu ülkeyi seven, bu ülkeye bağlı olan ve bu ülkenin yarınlarını düşünen herkesi seviyoruz.”

“YILMAZ HOCA ESKİŞEHİR’İ EVLADINDAN ÇOK SEVDİ”

“Arkamda, hemen burada Eskişehir’i evladından çok seven, Eskişehir gibi bozkırın ortasındaki bir kenti bütün dünyanın konuştuğu bir kent haline getiren, resimleri görüldüğünde ‘Burası dünyanın hangi cenneti?’ diye milletin, Eskişehir’i görmeyenlerin merak ettiği ve bu şehre seçildiği 1999’dan beri gözünü kırpmadan, öncesinde rektör olarak, hoca olarak, sonra da hepimizin gururu sosyal demokrat bir belediye başkanı olarak hizmet eden Yılmaz Hocamın önünde bir kez daha saygı ile eğiliyorum. Yılmaz Hoca’nın Eskişehir’e yaptıklarını anlatmaya ben utanırım. Saysan bitmez. Türkiye biliyor, dünya biliyor. Ama yaptığı en önemli iyiliklerden bir tanesi şu: Kendisi bu görevi yapıp bıraktığında ‘Ne olacak bizim halimiz? denmesin diye bir Cumhuriyet kadınını, bir hukuk insanını genel sekreter olarak yetiştirip, ardından ona bayrağı teslim edip Ayşe Ünlüce’nin sımsıkı arkasında durduğu için hocamın en büyük hizmetlerinden bir tanesi olarak da bunu görürüm. Sormuştum, ‘Hocam, Ayşe Hanım yapabilir mi?’ demiştim. Dedi ki ‘Çok iyi yetişmiştir, benden bile iyi yapar.’ Dedim ki ‘Hocam Eskişehir’de hiç kimse bir şeyi sizden iyi yapamaz ama sizden destek alırsa, onay alırsa vallahi dört dörtlük yapar.’ Hoca haklı çıktı. Ayşe Hanım’a da hocaya da yürekten teşekkür ediyorum.”

“KAPATMAYA ÇALIŞTIKLARI AŞEVİ YOKSULA YEMEK DAĞITIYOR”

“Tabii 19 aydır çalışıyorlar. 19 aydır Ayşe Ünlüce olmadık bir işi başarmaya, Yılmaz Büyükerşen’i aratmamaya çalışıyor. Gençler istedi, 24 saat ulaşım ve abonman kartını hayata geçirdiler. Üniversiteli kız öğrencilere misafirhane, emeklilere kafe açtılar. İki kent lokantası, var olanın üzerine yedi kilometre daha bisiklet yolu yaptılar. Aşevi var ya aşevi, hocamın aşevi. Pandemide hesaplarına el koyup kapatmaya çalıştıkları aşevi, bütün Eskişehir’de sıcak yemek yemek isteyenlere, yoksullara gıda oluyor. Hocam için de dua oluyor. Bu güzel hizmeti hepimiz bir kez daha yürekten alkışlıyoruz. 65 yaş üstü hastalara evde temizlik ve bakım hizmeti, çocuklara kırtasiye, beslenme, çanta destekleri sağlandı. 272 bin ton asfalt son 19 ayda üretildi, 70 kilometre asfalt serildi. Kırsal yollarda 231 kilometre sathi kaplama yapıldı. 7 bin çiftçiye tohum, gübre ve fide dağıtıldı. 2 milyon metrekare atıl tarım arazisi üretime katıldı. 300 milyonluk yatırımla 2038 yılına kadar Eskişehir’imizin katı atık sorunu kökünden çözüldü. Halk Et ile uygun fiyatlı et satışına başlandı. Yeni şubeler geliyor. Emek Mahallesinde 120 dönümlük Emek Park açıldı. Kent ulaşımına metrobüsler geliyor. Alkışlar Ayşe Ünlüce için geliyor. Tabii bizim başkanlarımız, 6 belediye başkanımız 8’e çıktı bu dönem. Büyük bir başarı kaydettik. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Biz Eskişehir’i tanıyoruz, biliyoruz, sesine kulak veriyoruz. Ama vatandaştan oy istemeye gelince yüzünü dönen, sonra sırtını dönüp giden bir iktidar var. Eskişehir’in ölüm yollarına dönen ilçeler arası yollarında, üstlerine düşeni halen daha yapmadılar. Çevre yolu yapacaklardı, yapmadılar. Havalimanı var, tarifeli sefer yok. Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde depreme dayanıksızlık var. Risk büyük, çalışma yok. Devlet okulları depreme dayanıksız, acil dönüşüm için genel iktidarın harekete geçmesi lazım, yapılan bir iş yok. Biz hayırseverleri, Eskişehir’in hayırseverlerini harekete geçirirken bir türlü bakanlığı Eskişehir’e yatırım için harekete geçiremiyoruz. Belediyelerimiz eliyle çağdaş bir kente dönüştürülen Eskişehir’e bu sorunlar yakışmıyor. Bundan sonra AK Parti’ye ‘Bu sorunları çöz’ demeyeceğiz. Yakamızdan düşsünler. Geliyoruz, hepsini biz çözeceğiz.”

“HER ŞEYİ BIRAKIP BUNU KONUŞMAK LAZIM”

“Gelelim sebebi ziyaretimize, en önemli konuya. O kadar önemli ki her şeyi bırakıp bunu düşünmek, bunu konuşmak lazım. Dünya öyle yapıyor. İnanın Çin öyle yapıyor. Amerika, Trump öyle yapıyor. Ama bizim burada işler biraz farklı dönüyor. Bugün buraya biraz önce de dediğim gibi memleketin istikbalini, geleceğini, ülkenin geleceğini, gençlerimizin umudunu konuşmaya geldik. Eskişehir’in hem toprağını, hem de ülkenin bağımsızlığını savunmaya geldik. Nadir toprak elementleri, 21’inci yüzyılın mucizesi. Petrol bulunduğunda o yüzyılın mucizesiydi ama bu bambaşka bir mucize. Şöyle söyleniyor: Dünya bir yere geldi, kaynaklar tükendi. Bundan sonra yapılacak icatlar ya da bir trenin hızının artması, bir telefonun kapasitesinin artması bunlar bu teknolojiyle, bu metallerle, bu elementlerle bu kadar. Ama sonra teknoloji gelişip, araştırma geliştikçe bir şey fark edildi. Bazı nadir toprak elementleri var. Ondan böyle gramın binde biri miligram, onun binde biri nanogram, onun binde biri kadar koyuyorsun. Dünya kadar demiri dünyanın en kuvvetli mıknatısı yapıyorsun. Mucize. Bir başkasını alıyorsun, öyle bir kullanıyorsun, iletkenliği bilmem kaç katına çıkarıyorsun. Öyle olunca bunların en çok olduğu ülke Çin. Çin kendindekini tüketmiyor, dünyadakilerin peşinde. Çin’in rakibi Amerika. Bakın kanlı bir savaşın, gözyaşının arasında Ukrayna ile Rusya savaşında duruyor, Zelenski’yi çağırıyor ve diyor ki ‘Nadir toprak elementlerini bana ver. Seni ancak öyle desteklerim.’ Ukrayna’nın elementlerinin peşinde duruyor.”

“BEŞİNCİ EN BÜYÜK REZERV, ESKİŞEHİR BEYLİKOVA’DA”

“Şimdi Türkiye’de sıfırı hem madden, hem manen tüketen, siyaseten artık meşruiyetini yitiren, sandık kurulsa… Ki son sandık kuruldu, 24 yıl sonra yenildi. Son sandığı kurduk, 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ni birinci yaptık. Onu yendik son sandıkta. Sandık kurulsa seçimi kaybedeceğini bilen birisi, meşruiyeti de geleceği de Amerika’da aramak için yola çıktı. Hatta yola çıkmadan önce ‘Gelme’ dediler, ‘Bir söz ver’ dediler. Trump’ın oğlu Junior Trump’ı İstanbul’a gönderdiler. Haberdar oldum, rahatsız oldum ve sizlere duyurdum. Dedim ki ‘Yahu sen Cumhurbaşkanı’sın. Bu Trump’ın oğlu. Dengin mi? Devletler arası ilişkilerde bilmem kimin oğluna ne iş var?’ Yok, önce sustu. Sonra Trump doğruladı, kabul etti. Trump’ın oğluyla oturdu, dört konuyu konuştu. Bir, ‘Boeing uçak alacağız.’ Yarısı Airbus, yarısı Boeing olması lazım. ‘Hepsini Amerika’dan Boeing alacağım’ dedi. İki, Amerikan mallarına vergiyi sıfırladı, Çin mallarına vergiyi artırdı. Üçüncüsü, normalden yüzde 20 pahalı ki faturayı sana ödetecek. Sıvılaştırılmış doğalgazı gitti, Amerika’dan aldı. Dördüncüsü, nadir toprak elementlerinin verilmesinin, Trump’a vereceğinin oğluna sözünü verdi. Bu şartla buna randevu verdiler. Bu şartla gitti ve Oval Ofis’e oturdu. Görüşmeden önce bunları söylüyordum. Trump, görüşmeden memnuniyetini anlattı. ‘Boeingleri sattık’ dedi. Ayrıca Ruhban Okulu’nu Erdoğan’a söyletti. Ayrıca ‘doğalgaz’ dedi, toprak elementlerinde henüz bir şey dememişlerdi. Ama ben mevzunun ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bu millete anlatmayı bir vazife bildim. Füze güdüm sistemi yaparken bu lazım. F35 uçak yapıyorlar, bu lazım. SİHA motorlarında, uydu teknolojisinde, lazer sisteminde, akıllı telefonda, hızlı trenlerde bu lazım. Yarın bir yerden bir yere ışınlanma olacaksa ‘50 yılı alacak’ diyorlar, bu elementler lazım. Peki bu elementler en çok Çin’de. Başka nerede? Çeşitli ülkelerde. Ama dünyada beşinci en büyük rezerv Türkiye’de, Eskişehir’de, Beylikova’da.”

“ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU VERMİŞ OLURUZ”

“Şimdi dünyada üretimin yüzde 70’ini yapan Çin öbür ülkelerin peşinde, yüzde 1-2 olan ülkelerin peşinde. Bizde dünyanın en büyük beşinci rezervi var. Osmanlı sanayi devrimini kaçırmasaydı, bugün dünyanın en zengin, en güçlü ülkelerinden biri olurduk. Birçok devrimi ıskaladık. Şimdi büyük bir oyunla karşı karşıyayız. Çünkü Erdoğan, Trump’a, nadir toprak elementlerini, burada, Beylikova’dakileri ham cevher olarak, karışım olarak vermeyi taahhüt ediyor. Eğer bunu verirsek altın yumurtlayan tavuğu vermiş oluruz. Trump’tan bir yumurta alırız, tavuk her gün onun bahçesinde yumurtlar. Eğer bunu verirsek geleceği kaçırmış oluruz. O yüzden ben bunu her yerde anlatıyorum ama bu işe özel bir mitingi Eskişehir’de yapmak, yerinden buna itiraz etmek, sizin desteğinizle birlikte bunu milletimize şikayet etmeye geldim.”

“GENÇLERİMİZ BURADA HAYAL KURACAKLAR”

“Bakın Erdoğan vaktiyle FETÖ ne istediyse vermişti, şimdi Trump ne istediyse veriyor. Ama bugün vermeye kalktığı şey, bu haliyle verirsek 1 liraya verecek, üretilen ürünü bin liraya değil, 10 bin liraya geri alacağız. Oysa bu elementlerin burada kalması, teknolojinin bu ülkeye kazandırılması, kendimiz çıkartır, kendimiz üretir, kendimiz kullanırsak bir mucize olacak. Bu boynu bükük gençler, dünyanın öbür tarafında hayal kuran gençler, burada hayal kuracak. Bu ülke dünyanın sayılı zengin ülkelerinden biri olacak. Teknolojisi ile gelişecek, ekonomik varlıklarıyla güçlenecek. Ama bunun için Trump’ın bu oyununu bozmamız gerekiyor. Erdoğan’a ne diyor? ‘Onda olmayan bir şeyi veriyoruz’ diyor. Amerika Büyükelçisi Tom Barrack. Diyor ki, ‘Onun Türkiye’de meşruiyeti yok.’ Yani rakiplerine darbe yaptı ya, dünyada, Avrupa’da meşruiyeti yok. ‘Trump akıllı birisi ona meşruiyet verecek, ondan çok değerli şeyler alacak. Bunu göreceksiniz’ diyor. Ve son olarak Trump çıktı dedi ki, ‘Bir yıl içinde çok fazla nadir toprak elementimiz olacak. Bu kadar çoğunu ne yapacağız, ben de bilmiyorum’ diyerek seviniyor, kendisiyle övünüyor. Biz de diyoruz ki, Türkiye bu noktaya gelene kadar kanun teklifimizi yazdık. İmzalarımızın ilkini ben attım, milletvekillerimiz attılar. Erdoğan’ın önüne koyduk. Şimdi Eskişehir’den AK Partili’si, MHP’lisi, bu ülkeyi seven herkese sesleniyorum. Bütün AK Partililere sorun. CHP’nin kanun teklifi ediyor ki, ‘Nadir elementleri devlet çıkarır. Nadir elementleri devlet işler. Nadir elementler birilerine satılamaz, milletin malıdır, gelecekteki mucize kalkınma için korunmalıdır, saklanmalıdır.’ Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Burası Eskişehir’in Cumhuriyet Meydanı. Burası seçimlerde güya iddia koymaya kalkıp, daha sonra boyunuzun ölçüsünü aldığınız Eskişehir. Ve burada herkes ayakta ve nadir elementlerin satılmaması için, ülkenin geleceğini satılmaması için burada bir araya gelmişler ve buna direniyorlar. ‘Nadir elementler bu ülkenin geleceğidir, sana sattırmayız. Satacaksan sat ama, Erdoğan istifa’ diyorlar. ‘Erdoğan istifa’ diyorlar.

“MİLYONLARI YOKSULLUKTA EŞİTLEDİLER”

“Maalesef bunların tek derdi yapıştıkları koltukları olmuş. Bu Erdoğan öyle biri ki, vaktiyle benim yaşımdaydı, kendi yaşındaki Necmettin Erbakan Hoca’ya ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyordu. Benim yaşımdaydı, rahmetli Bülent Ecevit‘e ‘Senin yaşın memleketin sorunu oldu. Ölünce mi bu işi bırakacaksın be adam?’ diye terbiyesizlik yapıyordu. Şimdi sadece ve sadece koltuğunu korumak, oturduğu koltuktan kalkmamak, orayı kaybetmemek için ülkenin bütün geleceğini feda etmeye niyetlenmiş. Ve ülkenin dertleriyle meşgul değil, varsa yoksa kendi derdi, iktidarda kalma, koltuğunu kaybetmeme derdi. Eskişehir yaşıyor. Eskişehir görüyor. Bu ülke yönetenler yanınıza geliyorlar mı? Hatırınızı sorabiliyorlar mı? Çarşıda varlar mı? Pazara, sokağa çıkabiliyorlar mı? Çünkü onlar artık bu ülkenin gözünden de düştüler, gönlünden de düştüler. Bu ülkeye yaşattıklarından sonra bir daha sizin yanınıza gelebilecek durumda değiller. Milyonları fakirlikte, yoksullukta eşitlediler. Maalesef bu ülke Avrupa’da yıllık enflasyon yüzde 3, Türkiye’de yüzde 33. Avrupa’daki bir yıllık enflasyon, bizde sadece eylül ayı enflasyonu. Avrupa’da toplam 27 ülkede 13 milyon işsiz var. Bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var. Daha iyiye giderken Avrupa, dünya, biz çok daha kötüye gidiyoruz. Daha dün mazota iki haftada ikinci zam geldi, mazot 56 lirayı buldu. Dünkü zamla bir depo mazot 220 lira daha pahalandı. Küçük depo neredeyse 3 bin liraya dolmaya başladı. Tabi mazota gelen zam, benzine gelen zam iğneden ipliğe her şeyde zamma dönüyor. Bakın şu meydana bir bakın. Jimmy Jip bir baksın. EYT de oldu, meydandaki emekliler bir elini kaldırsın. Meydanların yüzde 65 - 70’i emekli. Ve bu emeklilerin yüzde 80’i en düşük emekli maaşını alıyor. 16 bin lira alıyor. Doğru mu? Bakın bu iktidar geldiğinde 2002 yılında en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu. Sekiz çeyrek altın. Bugün çeyrek altının 10 bin lirayı geçti. Yani AK Parti gelmese, size hiç ilişmese, hiç sizin düzeninizi bozmasa bugün en düşük emekli maaşı 80 bin lira. Hani beğenmedikleri, rahmetli Ecevit var ya, ya da laf ettikleri MHP ile birlikte Ecevit’in kurduğu üçlü koalisyon var ya, o dönem emekli sekiz çeyrek altın alıyor. Yerel seçimlere geldik, eleştiriyordum ben 2,5 çeyrek altın. Geçen sene mart ayında bu sene iki çeyrek altın. Bugün geldiğimiz noktada bir emekli maaşı 1,5 çeyrek altına düştü. Asgari ücret bunların döneminde yedi çeyrekten, üç çeyreğe düşmüştü. Şimdi iki çeyreğe düştü. En düşük memur maaşı bile 14,5 çeyrek altından 4,5 çeyrek altın düzeyine düştü.”

“KYK KREDİSİ ÇEYREK ALTININ ÜÇTE BİRİNİ ALAMIYOR”

“Öyle bir nokta ki, burası Eskişehir. Eskişehir Eskişehirlilerden ve Türkiye’nin dört bir yanındaki koşup gelen güzelim gençlerden oluşur. Eskişehir’in üniversiteli gençliğini bir yürekten alkışlayalım. Burası bir çekim merkezi. Türkiye’de iki milyon öğrencinin diplomasının altında Yılmaz Hoca’nın imzası var. Ve bu öğrenci kentinde öğrenciler barınma sorunu çekiyorlar ve öğrenciler ekonomik güçlükler çekiyorlar. Bakın beğenmedikleri rahmetli Ecevit ülkeyi bunlara bırakırken Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘45 liracık KYK kredisi veriyorlardı’ diyor. Şimdi biz, geçen sene dedi bunu, ‘Şimdi biz 2 bin lira yaptık’ dedi, bu sene de 3 bin lira.’45 liracık’ dedi KYK kredisi, 30 liralık çeyrek altından 1,5 tane alıyordu. Bugün 3 bin lira veriyor, çeyrek altının üçte birini alamıyor. Yani öğrenci normalde 1,5 çeyrek altın alsa 15 bin lira öğrenci kredisi alacak. 3 bin lira veriyor onda da yalan söylüyor. ‘45 liracıktı. Ben yükselttim, 3 bin lira yaptım’ diye. Diğer taraftan Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 15’ine devlet yurdu verilebiliyor. Buradan açıkça söylüyorum. İktidar olacak mıyız? Olacağız. İcraat yapacak mıyız? Yapacağız. Ama ilk iş olarak ne yapacağız? TOKİ’yi çağıracağız, ‘Bir yıl içinde bitireceksin her öğrencinin yurdu olacak. Cumhuriyet yurtlarını yapacaksın’ diyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi yerelde iktidar olduğunda İstanbul’da hiç kreş yoktu belediyenin. Ve hiç yurdu yoktu. Türkiye’de de Yılmaz Hoca gibi iyi örnekler dışında bu işlere eğilen kimse yoktu. Biz hedef koymuştuk. Dedik ki ‘Bu dönemin sonuna kadar bin tane kreş ve 100 tane öğrenci yurdu.’ Geçtiğimiz gün rakamları çıkardık, daha 1,5 yılı geçti, 19 ay oldu, önümüzde üç yıldan fazla var. 79 tane öğrenci yurdu, 780 tane kreş yaptı belediyelerimiz. 780 tane kreş. Ne demek kreş? Yoksulun çocuğu yedi yaşına kadar, altı yaşına kadar öğretmen görmeyecek, el becerisi gelişmeyecek. Bir eksikliği, bir kusuru varsa fark edilmeyecek. Ne demek kreş? Eğer yoksa, kadın evde oturacak çocuk bakacak. Sosyal hayata katılamayacak. İş hayatına, istihdama katılamayacak. Kocasının eline bakacak, kocası ne derse o olacak. Ne demek yurt? Eğer yurt varsa zengin - fakir demeden bütün öğrenciler barınacak. Yurt yoksa, onlara cemaatler, tarikatlar kucak açacak. Alacak, devşirecek, yetiştirecek, muhtaç edecek, eksiklendirecek, borçlandıracak. Günü gelince bu millete, bu devlete değil; bir cemaate, onun başındaki şeyhine itaat ettirecek. 15 Temmuz gibi gerekirse milletin karşısına diktirecek. Bunun için CHP iktidarında kreş de yapılacak, yurt da yapılacak. Hiçbir çocuk hayata kapatamadığı kadar farkla ve geride kalmayacak. Babadan oğula, anadan kıza yoksulluk miras kalmayacak. Bu ülkedeki herkes vatandaş olmanın onurunu yaşayacak. Söz veriyoruz.”

“YASAKSIZ TÜRKİYE, VİZESİZ AVRUPA GELİYOR”

“Diğer yandan bu hafta sonu İsviçre’de Sosyal Demokrat Parti’nin kongresinde bu hafta sonu açılış konuşması yaptım, onur konuşmacısı ve Türkiye’deki başarıyı, mücadeleyi anlattım. Ondan önceki hafta Amsterdam’da Avrupa Sosyalist Partisi’nde, Avrupa Birliği’ne üye tüm partilerin çatı örgütünde. Ondan önceki hafta Madrid’de Sosyalist Enternasyonal'de, dünyadaki 78 ülkeden 89 parti ile bir araya geldik. ‘Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine destek, tam destek veriyorum’ diyen 89 partinin kapı gibi imzasını aldık, kapı gibi. Bunun için gençlere sesleniyorum. Gençlere. Hani 31 Mart akşamı bir seçim daha beklemeye karar veren gençlere sesleniyorum. Dünyanın en yavaş ve en pahalı internetine muhtaç değilsiniz. Dünyanın en pahalı etini de internetini de bize zaruret gibi dayatan iktidarı değiştireceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hızla, GRECO kriterlerini ve Avrupa Birliği’nin standartlarını sağlayacağız. Aldığımız büyük destekle Türkiye’yi yıllar önce başvurduğumuz CHP iktidarında başvurduğumuz Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine taşıyacağız. Ve seçimdeki sloganımız gençler, sloganımız şudur, şunu söyleyeceğiz: Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa geliyor. Eskisehir şu güzelliğe bir bakar mısın? Bu tablo senin, bu muhteşem manzara senin. Eskişehir’de hep beraberiz ve Türkiye’ye iyi bir gelecek, kutuplaşma değil, kucaklaşma, birbiriyle kucaklaşma, kimseyi şeytanlaştırmadan, kardeşleştirmeyi vadediyoruz. Biz Türkiye’yi seviyoruz, Türkiye’yi germeye, kutuplaşma yaratmaya değil; yüzleri güldürmeye, ülkeyi kalkındırmaya geliyoruz. Buradan bir kez daha söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, gençlerin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi, kadınların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi, bütün anket kırılımlarında geçmişte olduğunun aksine, alt gelir seviyesinin partisidir. Yoksulların, emeklilerin, emekçilerin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin geleceğinin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu gün gibi, 31 Mart daha dün gibi inanmayan baksın anketlerin bütününde aslanlar gibi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisidir.”

“SON SEÇİMLERİ ACI BİR HEZİMET OLDU”

“Biraz önce söyledim. Yarım saatlik gecikmenin sebebi 19 Mart darbecilerinin yeni kalkıştığı kötülük. Milletin bu kadar derdi, gençlerin bu kadar beklentisi varken, maalesef başımızdakiler işi gücü bırakmış partimize, partililerimize, belediye başkanlarımıza saldırıyorlar. Çünkü onları sandıkta yendik. Yıllardır galibiyetlerle övünüyorlardı. Son seçimleri acı bir hezimet oldu. Ve 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi, kazandığı seçimden sonra sadece sosyal demokratların değil; hem seçimdeki başarıyla hem devamında sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, liberal demokratların, sosyalist demokratların, yani Atatürk’ten emanet Cumhuriyet’i Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandırdığı çok partili rejimi sandığı benimseyen bütün demokratların partisidir. Ve bu birlikteliğin adı Türkiye İttifakı’dır. Nasıl iki kişiden birinin oyunu Eskişehir İttifakı ile aldıysak, nasıl yerel seçimleri Türkiye İttifakı ile kazandıysak, önümüzdeki seçimleri de Türkiye’nin bütün demokratlarının birlikteliği ile, renklerini ay yıldızlı al bayraktan alan Türkiye İttifakı’yla biz kazanacağız, Türkiye kazanacak.”

“220 GÜNDÜR ÜZERİMİZE GELİYORLAR”

“Bizde bu özgüven, sizde bu heyecan olunca Erdoğan artık partisine güvenmiyor, kendisine güvenmiyor. Kadın kollarına, gençlik kollarına, ana kademeye güvenmiyor. Kime güveniyor? Yeni kurduğu, başka hiçbir partide olmayan yargı kollarına güveniyor. Yargı kollarıyla, AK Toroslar çetesiyle 220 gündür üzerimize geliyorlar. Suç örgütü lideri 770 yılla yargılanıyor, aramızda dolaşıyor. Suçsuz ve günahsız belediye başkanlarımız iddianame beklediler. Nihayet biri geldi, bomboş biri iddianame. Kanıtlar yok, yalanlar çok. Ama diğer yandan halen daha İBB iddianamesini bekliyoruz. Şöyle bir gerçekle karşı karşıyayız, bunu bütün samimiyetimle söyledim. Geçen iddianamenin boşluğunu görenler, İBB‘de hiçbir kanıt bulamayanlar, iftiraları ispatlayamayanlar, gerçekler karşısında çaresiz ve milletin inancı karşısında mahcup olanlar ‘İddianameyi yazarsak alacak hakim. Diyecek ki ‘tutuksuz yargılama.’ Kaçıracağız elimizden. Bir daha tutamayacağız, durduramayacağız.’ Bunun için bir yandan iddianame hazırlanırken, bir yandan geçmişin FETÖ’cüleri gibi yeni bir suçlama, bu sefer ‘casusluk’ diye bir büyük iftirayla bugün Ekrem Başkanımızı yeniden adliyeye çağırdılar.”

“BABADAN EMANET ESKİŞEHİRSPORLUYUM”

“Buradan, bu meydandan İstanbul Çağlayan‘a bir teşekkür etmek isterim. Onlar geçmişte yaptıkları gibi köprüleri kaldırdılar. Önce bir şey söyleyeyim. Babam Talat Özel, emekli bir öğretmen. 1943 doğumlu, ilk görev yeri Eskişehir. Benim babam hiç büyük takım tutmaz. Babama diyordum ki ‘Sen hangi takımı tutuyorsun?’ ‘Eskişehirsporluyum.’ ‘Baba üç büyüklerden biri Eskişehir.’ ‘Eskişehir’den büyük bir takım yok oğlum, ben Eskişehirsporluyum’ diyordu. Burada babamın bir adaşı var. Babacığım, babam beni izliyordur, bu yakışıklı il başkanı yeniden seçildi, hayırlı olsun. Adı Talat, senin adaşın. Talat sana Eskişehirspor’un formasını yaptırmış, ‘Talat Özel’ diye. Bana da, bir ‘Özgür Özel’ diye var. Ben de Eskişehirsporluyum. Babadan emanet Eskişehirsporluyum. Babam şimdi Manisa’dan, evden bağırıyordur, tempo tutuyordur. Bütün babaların, bütün anaların ellerinden öpüyoruz. Hepsine şükranlarımızı sunuyoruz. Bugün Çağlayan Adliyesi’nde Ekrem Başkan Dilek Hanım’la, oğlu Semih ile görüşsün diye mücadele ettik. Ben de 10 dakika yedinci katta Ekrem Başkanımla görüştüm. Buraya geleceğimi söyledim. ‘Eskişehir, ne zaman gitsem beni bağrına bastı. Hocamın ellerinden öpüyorum. Eskişehir’in birbirinden değerli belediye başkanlarına, il başkanına, milletvekillerine selamlarımı söylüyorum. Bütün Eskişehirliler benim canımdır. Selamlarımı yolla Genel Başkanım’ dedi. Buradan haram yemeyen, ne bir haram yiyen ne bir cana kıyan, 16’sı da birbirinden kıymetli belediye başkanlarımıza, Türkiye’deki bütün siyasi tutuklulara bir Maçkalı, Allah rahmet eylesin Volkan üstat ile sesleniyoruz ve Yiğidim Aslanım diyoruz.”

“CASUS ÇIKMAZ, HAİN ÇIKMAZ”

“Eskişehir’e kocaman bir alkış. Bu muhteşem koroya teşekkür ediyoruz. Bugün bizi evden izliyor, her mitingimizi evden izliyor. Ben sordum hatırını Seyhan Hanım. Hocamızın hayat arkadaşı ve Seyhan Hanım’a sesleniyorum. Eskişehir çok güzel, yine hocamla Eskişehirlilerle birlikte çok güzel senin yiğidin aslanın da bir yerde yatmıyor, aslan gibi burada yanımızda, arkamızda duruyor. Son sözüm şu: ‘Atacak iftiralar tükendi’ diyorduk, tükenmemiş. Ekrem Başkan gibi milliyetçi bir Trabzon delikanlısından casus çıkarmaya kalkıyorlar, kimse inanmıyor, inanmasın. Ama Ankara’ya giderseniz 23., 28. ve 33. Ağır Ceza Mahkemelerinde koca koca dosyalar var. Hele hele 28. Bundan önceki MİT Başkanı, şimdiki Dışişleri Bakanı Hakan Fidan zamanında. MİT’teki verileri çaldırmışlar. Yeni MİT Başkanı gelince yolladı. Bütün MİT’in verileri, sekiz bakanlığın ya da bağlı yerlerin, vatandaşlıkla ilgili bilgiler, maaş bilgileri, sağlık bilgileri, emeklilik bilgileri hepsini çaldırmışlar. Onlar çaldırıyor, dünyanın öbür ucunda parayla satılıyor. Dönüp de bunlara, Hakan Fidan’a soran yok, bakanlara soran yok, Erdoğan’a soran yok. ‘Efendim İstanbul Senin projesinin verileri bilmem nereye sızmış, casusluk faaliyetiymiş.’ Ben Cumhuriyet Halk Partisi yıllarca CHP’ye terör merör dediniz, yıllarca Cumhuriyet Halk Partisi‘ne ‘Vatanı böldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler’ dediniz. Ezanı okuyan müezzin hakkını bu Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri savunuyor. Sınırı bekleyen uzman çavuşun, astsubayın hakkını bu Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekilleri savunuyor. Bayrağı dalgalandıran, bayrağın bekçisi Türk polisinin hakkını Cumhuriyet Halk Partisi savunuyor. 1 Mart teskeresine ‘dur’ diyen Baykal‘ın partisinden, Kıbrıs Fatihi Karaoğlan’ın partisinden, Lozan’da Sevr’i yırtıp atıp tapu senedine imza bastıran İsmet Paşa’nın partisinden, ‘Geldikleri gibi gidecekler’ deyip bütün düşmanı def eden gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinden casus çıkmaz, hain çıkmaz. Casus arayacaksan ne istedilerse verdikleri FETÖ'yü semirten kadrolarında ara. Ankara'yı parsel parsel satan Melih Gökçek’te ara hainliği. Melih Gökçek’te ara. Hain arayacaksan namuslu Türk ordusuna Balyoz, Ergenekon kumpası kurulurken ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ diyen bakanlarında, Zekeriya Öz’ün altına zırhlı araç çeken Recep Tayyip Erdoğan’da ara. Buradan büyük bir memnuniyetle tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya haykırmak isterim ki, artık bu iktidarın sonu gelmiştir. Bu millet ayaktadır, Eskişehir ayaktadır, Türkiye ayaktadır, meydanlar ayaktadır. Hep birlikte ayaktayız. 100 yıl sonra bir kez daha işgali bitirmek için, bir kez daha vatanı kurtarmak için, bir kez daha demokrasiyi kurmak için hazır mıyız? Hazır mıyız? Birlikte yürüyecek miyiz? Birlikte yürüyecek miyiz? Birlikte yürüyecek miyiz? Haydi o zaman, yürüyelim arkadaşlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL ESKİŞEHİR’DE

Benzer Haberler